SHD''den çarpıcı ''deprem'' raporu: ''İmar aflarının ağır bir sonucu''

 
SHD''den çarpıcı ''deprem'' raporu: ''İmar aflarının ağır bir sonucu'' SHD''den çarpıcı ''deprem'' raporu: ''İmar aflarının ağır bir sonucu''

*Kadınlar kendilerine özgü fiziksel sorunların yanında, sosyal yıkım yaşamalarına yol açan sorunlarla baş başa kaldı. Bunların arasında bir dizi kamu kurumunda, hastanelerde ölen ve hatta bile bile ölüme gönderilen insanlar olduğu halde bir tek kamu görevlisi yok. *Deprem sonrası kaybolan kişi sayısının bini aşkın olduğu; hem bu mevzuya özgü çalışma yürüten Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği (DEMAK) yöneticilerinin, hem de Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar tarafında İçişleri Bakanına yanıtlamak üzere verilen yazılı soru önergesinden öğreniyoruz. Raporda, 6 Şubat depremleri ve sonrasında yaşananlar incelenip detaylı bir şekilde değerlendirildi. *Depremin hemen ardından Hatay’ın neredeyse tüm ilçelerinden asbest tehlikesine dikkat çekilmiş, “kanser olmak istemiyoruz” çığlıkları atılmıştı. Hukuk, siyasi iktidar için organize kazançlar sağlayacak şekilde dizayn edilirken Hatay halkı için sadece yoksulluk ve acı üreten bir mekanizmaya dönüştürüldü. Bu görüntüleri tesadüfen yakalayan depremzedeler ve gazeteciler kamuoyuna gerçekleri duyurmaya çalıştı. Yılı dolarken deprem suçlarına dair paylaştığı istatistiklere de yer verilen raporda şu bilgiler paylaşıldı:“Deprem bölgesinde yıkılan ya da üzerinde imara aykırı değişiklik yapılan binalarla ilgili yürütülen ceza soruşturmalarında, 2 bin 825 şüpheli hakkında işlem başlatılmış, bu kişilerle ilgili 267’si hakkında tutuklama kararı, 984’ü hakkında adli kontrol kararı devam etmektedir. Türkiye’de böyle bir yönetim geleneği maalesef yok. Enkazlarda yanarak hayatını kaybedenlerin kimliğini tespite yönelik DNA örneği dahi alınamamış olanlar var. Kamu binalarında devletin güvencesinde hayatını kaybeden bir tek kamu görevlisine henüz dava açılmadı. Depremin 1 yılında Hatay’da depremzedelerin çadır yangınlarında, sel baskınlarında, kuralsız yıkımlarda, bir türlü düzenlenemeyen trafik keşmekeşi içinde ve elektrik kaçaklarında ölmeye devam ettiğine tanık olduk. Bu durum depremzedelerde bir başka yara açılmasına yol açtı. Ulaştırma Bakanı Ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu 6 Nisan 2024 tarihinde bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada GSM operatörlerinin haberleşmeyi sağlayamadıklarını ve bu nedenle operatör firmalarına para cezası kesildiğini belirtti. Rapordan öne çıkan başlıklar ise özetle şunlar oldu:*Depremden bu yana bir yıl geçmesine rağmen, Hatay halkı her gün aynı plansızlık ve beceriksizlikle karşı karşıya kalıyor. *Afet sonrası iyileştirme planının hazırlanmasından ve uygulanmasından sorumlu olacak kurum dahi bulunmuyor*Hatay’da caddelerde, sokaklarda yıkım yapan iş makinaları tozu dumana katarak herhangi bir kurala uymak zorunda kalmadan yıkıma devam ettiler ve ne yazık ki tüm uyarılara rağmen bu yıkımlara devam ediyor. Yetkililer bu konuda çelişkili açıklamalar yaptılar. HABERLEŞME KESİLDİ6 Şubat depremlerinde iletişimin neredeyse koptuğu ve haberleşmenin kesildiği ifade edilerek şu bilgiler rapora yansıdı:Depremin üzerinden günler geçtikten sonra bile pek çok yerleşimde yerinde İnternet bağlantısı dahi kurulamadı. Bilirkişi raporlarında kusuru tespit edilen kamu görevlilerine aradan geçen bir yıl içinde soruşturma izni dahi verilmedi. *Kayıplarla ilgili en vahim durum da kaybolan çocuklar. Neredeyse dünyanın en pahalı internet ve mobil iletişim bedellerini ödeyen ülkemiz insanı en çok ihtiyaç hissettiği bir dönemde, hayati önemdeki iletişim ihtiyacını karşılayamadı. İNSAN BEDENLERİ ENKAZLARA GÖMÜLDÜ*Ne kadar acı ki enkazlarda ceset parçaları iş makinalarının kepçelerinde sallandı. ",Sosyal Haklar Derneği İskenderun Temsilciliği 6 Şubat depremlerine ilişkin bir rapor hazırladı.  Hatay’da üç büyük kamu hastanesi bulunmaktadır. HUKUK REZALETİ YAŞANDIRaporda, henüz birkaç yıl önce yapılan binalarda yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:Depremde asla yıkılmaması gereken ve olası depremlerde halkın yaralarını sarması gereken kamu binaları çökmüş, yazılı ve sözlü uyarılar kulak arkası yapılmış ise bunlardan sorumlu olanların yargı önünde hesap vermesi beklenir. *Depremin ardından Türkiye’ye uluslararası yardımlar akmaya başladı. Üç hastane depremde kullanılamaz hale geldi denildi. Barınma sorunu ilk günlerden itibaren yakıcı şekilde kendini hissettirdi. Sahra hastaneleri kurulana ve hastalara müdahale imkânı doğana kadar binlerce insan hayatını kaybetti. Sağlık sistemi tamamen çöktü. Raporda, sağlıktan hukuka kadar pek çok alanda çarpıcı bilgilere yer verildi. Raporda, Doğal afetlere karşı önlem alması gereken kurumların içinin boşaltıldığını, halkı kandıran açıklamalar ve mizansellerle gerçeklerin gizlendiği, personel, temsil, tatbikat, eğitim ve benzeri adlar altında devasa bütçelerin ulufe gibi dağıtıldığı bir döneme ışık tutmuştur denildi. Arama kurtarma çalışmalarında kurtarılan kadınların mahremiyetini koruma konusunda hassasiyet gösterilmedi. 50 bini aşkın insan ölmüş, 100 bini aşkın insan yaralanmış ve on binlerce bina yıkılmış ama sadece 267 kişisi tutuklanmış.  SAĞLIK SİSTEMİ ÇÖKTÜ6 Şubat depremlerinde Hatayda neredeyse tüm hastanelerin çöktüğü ve kullanılamaz hale geldiği belirtilen raporda, Deprem sonrasında kamu ve özel tüm hastaneler kullanılamaz hale geldi. Bu açıklamadan anlaşılacağı gibi deprem suçlarına karşı aslında hiç mücadele etmemişler. *Dondurucu soğukların yaşandığı günlerde gerçekleşen deprem bölgede yaşayan yüzbinlerce insanın evsiz kalmasına yol açmıştı. Bu durumun varlığı yangınların depremin ilk günlerinden bu yana ciddi bir meseleye dönüştüğünü göstermektedir. *Depremin hemen ardından birçok enkazda yangın çıkmış ve yetkililer yangınlara zamanında müdahale edememişti. Gerek Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) gerekse GSM operatörleri depremi suçladılar. “Hukuk ve adalet” adına yapıldığı ifade edilen icraatlar, Hatay halkını mağdur eden, çaresizlik yaratan, kaotik bir ortamda halkı nefessiz bırakan eylem ve işlemlerdi diye belirtildi.  Hiçbir kamu görevlisi tutuklanmadı. Devletin hiçbir makamı bu konuda açıklama yapma ihtiyacı duymuyor. Sosyal Haklar Derneği (SHD) İskenderun Temsilciliği, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerine ilişkin deprem raporu hazırladı. *Deprem sonrasında çocuk ve kadınların ihtiyaçları olan malzemelerin gelen yardım kolilerinde yeterince yer almaması, hijyen ihtiyacının ikinci plana atılması kadınların yaşadığı diğer bir problem olarak karşımıza çıktı. Bir tek kamu görevlisi dahi sorumluluk alıp istifa dahi etmedi. Binlercesi de sakat kaldı. DEPREM SUÇLARINA MÜDAHALE EDİLMEDİ03 Şubat 2024 tarihinde Adalet Bakanı Yılmaz Tunçun depremin 1. Normal bir hukuk düzeninde aksi düşünülemez. Binlerce binanın hasar tespiti değiştikçe değişti. HASAR TESPİT ÇALIŞMALARI AYLAR SÜRDÜHasar tespit çalışmaları aylar sürdü ve önemli ölçüde yanlışlıklar barındırıyordu denilen raporda, Hasar tespitinde hatır gönül ilişkilerinden suistimallere kadar her aşamada usulsüzlükler yaşandı. *Çevre Mühendisleri Odası tarafından yapılan incelemelere göre; 2-3 Eylül 2023 tarihinde Hatay, Antakya Serinyol, Antakya Merkez ve Samandağ Yeşilköy, Samandağ Merkez ve Defne’den aldıkları 45 numunenin 16’sında asbest tespit edildi. Deprem, özellikle Hatay’da, sağlık politikalarının iflas ettiğini net bir şekilde gösterdi. *Depremle birlikte İskenderun Limanı’nda bir konteynerde başlayan ve daha sonra yayılan yangın, müdahalenin zamanında yapılmaması sebebiyle, resmi açıklamalara göre 1730 konteynerın içindeki yüklerle beraber tamamen yanmasıyla sonuçlandı. Hatay Valiliği Asbest tehlikesinin varlığını inkâr ederken Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, depremin beşinci ayında “İlk yapılan ihaleler alelacele yapıldığı için şartnamelerde bazı şeyler gözden kaçmış ” diyerek bir itirafta bulundu. En çok ihtiyaç hissedilen bir dönemde gerek kamu gerekse özel şirketler haberleşmeyi sağlayamadılar. *Engellilerin ihtiyacı olan yaşamsal malzemeler, bedensel ve zihinsel engelli bireyler yardım dağıtım noktalarına ulaşamadığı için ihtiyaçlarını karşılamadı. Yaptığımız saha ve açık kaynak araştırmasında halen birçok aile kayıplarını arıyor. Öldüler mi, kaçırıldılar mı bilinmiyor.  Ne yazık ki depremin birinci yılında adalet rafa kalktı ve kelimenin tam anlamıyla bir hukuk rezaleti yaşandı. AKPnin  2002-2018 yılları arasında 16 yılda 9 defa imar affı çıkarıldığına dikkat çekilen raporda, 6 Şubat depremlerinin imar aflarının ağır bir sonucu olduğuna vurgu yapılarak on binlerce insanın ölümüne doğrudan etkisi olduğu belirtildi. ",. Bu yardımların nasıl kullanıldığı ve kullanılmakta olduğu, şeffaflık geleneği olan bir hukuk devletinde derhal yayınlanır ve ilan edilirdi. Bilgi edinme kapsamında yaptığımız CİMER başvuruları da yanıtsız kaldı.

SHD''den çarpıcı ''deprem'' raporu: ''İmar aflarının ağır bir sonucu''

Barınma sorunu ilk günlerden itibaren yakıcı şekilde kendini hissettirdi. Gerek Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) gerekse GSM operatörleri depremi suçladılar.  Hiçbir kamu görevlisi tutuklanmadı. DEPREM SUÇLARINA MÜDAHALE EDİLMEDİ03 Şubat 2024 tarihinde Adalet Bakanı Yılmaz Tunçun depremin 1. *Deprem sonrası kaybolan kişi sayısının bini aşkın olduğu; hem bu mevzuya özgü çalışma yürüten Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği (DEMAK) yöneticilerinin, hem de Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar tarafında İçişleri Bakanına yanıtlamak üzere verilen yazılı soru önergesinden öğreniyoruz. Hatay Valiliği Asbest tehlikesinin varlığını inkâr ederken Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, depremin beşinci ayında “İlk yapılan ihaleler alelacele yapıldığı için şartnamelerde bazı şeyler gözden kaçmış ” diyerek bir itirafta bulundu. Yılı dolarken deprem suçlarına dair paylaştığı istatistiklere de yer verilen raporda şu bilgiler paylaşıldı:“Deprem bölgesinde yıkılan ya da üzerinde imara aykırı değişiklik yapılan binalarla ilgili yürütülen ceza soruşturmalarında, 2 bin 825 şüpheli hakkında işlem başlatılmış, bu kişilerle ilgili 267’si hakkında tutuklama kararı, 984’ü hakkında adli kontrol kararı devam etmektedir. Sosyal Haklar Derneği (SHD) İskenderun Temsilciliği, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerine ilişkin deprem raporu hazırladı. *Depremin hemen ardından birçok enkazda yangın çıkmış ve yetkililer yangınlara zamanında müdahale edememişti. *Depremin hemen ardından Hatay’ın neredeyse tüm ilçelerinden asbest tehlikesine dikkat çekilmiş, “kanser olmak istemiyoruz” çığlıkları atılmıştı. *Kayıplarla ilgili en vahim durum da kaybolan çocuklar. Binlercesi de sakat kaldı. Raporda, Doğal afetlere karşı önlem alması gereken kurumların içinin boşaltıldığını, halkı kandıran açıklamalar ve mizansellerle gerçeklerin gizlendiği, personel, temsil, tatbikat, eğitim ve benzeri adlar altında devasa bütçelerin ulufe gibi dağıtıldığı bir döneme ışık tutmuştur denildi. Bunların arasında bir dizi kamu kurumunda, hastanelerde ölen ve hatta bile bile ölüme gönderilen insanlar olduğu halde bir tek kamu görevlisi yok. 50 bini aşkın insan ölmüş, 100 bini aşkın insan yaralanmış ve on binlerce bina yıkılmış ama sadece 267 kişisi tutuklanmış. Bilgi edinme kapsamında yaptığımız CİMER başvuruları da yanıtsız kaldı. Yaptığımız saha ve açık kaynak araştırmasında halen birçok aile kayıplarını arıyor. Rapordan öne çıkan başlıklar ise özetle şunlar oldu:*Depremden bu yana bir yıl geçmesine rağmen, Hatay halkı her gün aynı plansızlık ve beceriksizlikle karşı karşıya kalıyor. Türkiye’de böyle bir yönetim geleneği maalesef yok. Raporda, sağlıktan hukuka kadar pek çok alanda çarpıcı bilgilere yer verildi. HASAR TESPİT ÇALIŞMALARI AYLAR SÜRDÜHasar tespit çalışmaları aylar sürdü ve önemli ölçüde yanlışlıklar barındırıyordu denilen raporda, Hasar tespitinde hatır gönül ilişkilerinden suistimallere kadar her aşamada usulsüzlükler yaşandı. Depremin 1 yılında Hatay’da depremzedelerin çadır yangınlarında, sel baskınlarında, kuralsız yıkımlarda, bir türlü düzenlenemeyen trafik keşmekeşi içinde ve elektrik kaçaklarında ölmeye devam ettiğine tanık olduk. AKPnin  2002-2018 yılları arasında 16 yılda 9 defa imar affı çıkarıldığına dikkat çekilen raporda, 6 Şubat depremlerinin imar aflarının ağır bir sonucu olduğuna vurgu yapılarak on binlerce insanın ölümüne doğrudan etkisi olduğu belirtildi. En çok ihtiyaç hissedilen bir dönemde gerek kamu gerekse özel şirketler haberleşmeyi sağlayamadılar. ",. Sahra hastaneleri kurulana ve hastalara müdahale imkânı doğana kadar binlerce insan hayatını kaybetti. *Dondurucu soğukların yaşandığı günlerde gerçekleşen deprem bölgede yaşayan yüzbinlerce insanın evsiz kalmasına yol açmıştı. Bu açıklamadan anlaşılacağı gibi deprem suçlarına karşı aslında hiç mücadele etmemişler. *Çevre Mühendisleri Odası tarafından yapılan incelemelere göre; 2-3 Eylül 2023 tarihinde Hatay, Antakya Serinyol, Antakya Merkez ve Samandağ Yeşilköy, Samandağ Merkez ve Defne’den aldıkları 45 numunenin 16’sında asbest tespit edildi. *Deprem sonrasında çocuk ve kadınların ihtiyaçları olan malzemelerin gelen yardım kolilerinde yeterince yer almaması, hijyen ihtiyacının ikinci plana atılması kadınların yaşadığı diğer bir problem olarak karşımıza çıktı. Normal bir hukuk düzeninde aksi düşünülemez.  SAĞLIK SİSTEMİ ÇÖKTÜ6 Şubat depremlerinde Hatayda neredeyse tüm hastanelerin çöktüğü ve kullanılamaz hale geldiği belirtilen raporda, Deprem sonrasında kamu ve özel tüm hastaneler kullanılamaz hale geldi. Hukuk, siyasi iktidar için organize kazançlar sağlayacak şekilde dizayn edilirken Hatay halkı için sadece yoksulluk ve acı üreten bir mekanizmaya dönüştürüldü. *Afet sonrası iyileştirme planının hazırlanmasından ve uygulanmasından sorumlu olacak kurum dahi bulunmuyor*Hatay’da caddelerde, sokaklarda yıkım yapan iş makinaları tozu dumana katarak herhangi bir kurala uymak zorunda kalmadan yıkıma devam ettiler ve ne yazık ki tüm uyarılara rağmen bu yıkımlara devam ediyor. HABERLEŞME KESİLDİ6 Şubat depremlerinde iletişimin neredeyse koptuğu ve haberleşmenin kesildiği ifade edilerek şu bilgiler rapora yansıdı:Depremin üzerinden günler geçtikten sonra bile pek çok yerleşimde yerinde İnternet bağlantısı dahi kurulamadı. Enkazlarda yanarak hayatını kaybedenlerin kimliğini tespite yönelik DNA örneği dahi alınamamış olanlar var. Kamu binalarında devletin güvencesinde hayatını kaybeden bir tek kamu görevlisine henüz dava açılmadı. “Hukuk ve adalet” adına yapıldığı ifade edilen icraatlar, Hatay halkını mağdur eden, çaresizlik yaratan, kaotik bir ortamda halkı nefessiz bırakan eylem ve işlemlerdi diye belirtildi. Bilirkişi raporlarında kusuru tespit edilen kamu görevlilerine aradan geçen bir yıl içinde soruşturma izni dahi verilmedi. Deprem, özellikle Hatay’da, sağlık politikalarının iflas ettiğini net bir şekilde gösterdi. Bir tek kamu görevlisi dahi sorumluluk alıp istifa dahi etmedi. Bu görüntüleri tesadüfen yakalayan depremzedeler ve gazeteciler kamuoyuna gerçekleri duyurmaya çalıştı. Devletin hiçbir makamı bu konuda açıklama yapma ihtiyacı duymuyor. Üç hastane depremde kullanılamaz hale geldi denildi. Arama kurtarma çalışmalarında kurtarılan kadınların mahremiyetini koruma konusunda hassasiyet gösterilmedi.  Ne yazık ki depremin birinci yılında adalet rafa kalktı ve kelimenin tam anlamıyla bir hukuk rezaleti yaşandı. *Engellilerin ihtiyacı olan yaşamsal malzemeler, bedensel ve zihinsel engelli bireyler yardım dağıtım noktalarına ulaşamadığı için ihtiyaçlarını karşılamadı. Bu durum depremzedelerde bir başka yara açılmasına yol açtı. Öldüler mi, kaçırıldılar mı bilinmiyor. *Depremin ardından Türkiye’ye uluslararası yardımlar akmaya başladı. Bu durumun varlığı yangınların depremin ilk günlerinden bu yana ciddi bir meseleye dönüştüğünü göstermektedir. Binlerce binanın hasar tespiti değiştikçe değişti. Yetkililer bu konuda çelişkili açıklamalar yaptılar.  Hatay’da üç büyük kamu hastanesi bulunmaktadır. ",Sosyal Haklar Derneği İskenderun Temsilciliği 6 Şubat depremlerine ilişkin bir rapor hazırladı. Bu yardımların nasıl kullanıldığı ve kullanılmakta olduğu, şeffaflık geleneği olan bir hukuk devletinde derhal yayınlanır ve ilan edilirdi. Raporda, 6 Şubat depremleri ve sonrasında yaşananlar incelenip detaylı bir şekilde değerlendirildi. Neredeyse dünyanın en pahalı internet ve mobil iletişim bedellerini ödeyen ülkemiz insanı en çok ihtiyaç hissettiği bir dönemde, hayati önemdeki iletişim ihtiyacını karşılayamadı. Sağlık sistemi tamamen çöktü. İNSAN BEDENLERİ ENKAZLARA GÖMÜLDÜ*Ne kadar acı ki enkazlarda ceset parçaları iş makinalarının kepçelerinde sallandı. *Depremle birlikte İskenderun Limanı’nda bir konteynerde başlayan ve daha sonra yayılan yangın, müdahalenin zamanında yapılmaması sebebiyle, resmi açıklamalara göre 1730 konteynerın içindeki yüklerle beraber tamamen yanmasıyla sonuçlandı. Ulaştırma Bakanı Ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu 6 Nisan 2024 tarihinde bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada GSM operatörlerinin haberleşmeyi sağlayamadıklarını ve bu nedenle operatör firmalarına para cezası kesildiğini belirtti. *Kadınlar kendilerine özgü fiziksel sorunların yanında, sosyal yıkım yaşamalarına yol açan sorunlarla baş başa kaldı. HUKUK REZALETİ YAŞANDIRaporda, henüz birkaç yıl önce yapılan binalarda yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:Depremde asla yıkılmaması gereken ve olası depremlerde halkın yaralarını sarması gereken kamu binaları çökmüş, yazılı ve sözlü uyarılar kulak arkası yapılmış ise bunlardan sorumlu olanların yargı önünde hesap vermesi beklenir.